Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının çarpıttıkları, vatandaşlarımızı psikolojik savaş niteliğinde manipüle ettikleri ve ağızlarında sakız gibi geveledikleri konu;
“Atatürk Müslümanlığı, Hıristiyanlığı, Budizmi kaldırmak istedi”,

Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının çarpıttıkları, vatandaşlarımızı psikolojik savaş niteliğinde manipüle ettikleri ve ağızlarında sakız gibi geveledikleri konu;
“Atatürk Müslümanlığı, Hıristiyanlığı, Budizmi kaldırmak istedi”,
“Atatürk Tek Dünya Devlet fikrini savundu”.

Gelin bakalım, olayın aslı astarı nedir…
Atatürk’ün Müslümanlığı, Hıristiyanlığı, Budizmi bırakıp bırakmadığına, Tek Dünya Devlet fikrini savunup savunmadığına gelmeden önce, bu söylentilerin Nutuk’ta yer aldığı yazıyı analiz edip anlamakta fayda var.
(Konuşmanın tam metni 11 paragrafa ayrılarak analiz edilmiştir)

Atatürk yazının başında şöyle diyor;
Halifelik konusunda halkın kuşku ve kaygısını gidermek için her yerde gereği kadar konuştum ve açıklamalarda bulundum.
Kesin olarak dedim ki: “Ulusumuzun kurduğu yeni devletin alın yazısına işlerine, bağımsızlığına, sanı ne olursa olsun hiç kimseyi, karıştırmayın! Ulusun kendisi, kurduğu devleti ve onun bağımsızlığını koruyor ve sonsuza dek koruyacaktır!
Ulusa anlattım ki, bütün Müslümanları içine alan bir devlet kurmak göreviyle yükümlü imiş gibi düşlenen bir halifenin, görevini yapabilmesi için, Türkiye Devleti ve onun bir avuç insanı halifenin buyruğuna verilmez. Ulus, bunu kabul edemez! Türkiye halkı bu denli büyük sorumluluğu, bu denli akla yatmaz bir görevi üstüne alamaz!” [¹]

1. paragraf, [¹] numaralı dipnot

Atatürk, bu ilk iki paragrafta yeni kurulmuş olan Türk devleti ve onun halkının tamamen bağımsız ve egemen olması gerektiğini söylüyor.
Tüm Müslümanların tek bir devlet içinde yaşaması ve tek bir halife tarafından yönetilmesi, Türk halkı tarafından kabul edilemez bir şeydir.

Devam ediyoruz…
2. paragraf;
“Ulus, yüzyıllarca bu boş görüşlere dayanılarak, koşturuldu. Ama ne oldu? Her gittiği yerde milyonlarca insan bıraktı. Yemen çöllerinde kavrulup yok olan Anadolu çocuklarının sayısını biliyor musunuz? dedim. Suriye’yi, Irak’ı korumak için, Mısır’a barınabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için kaç insan yok oldu, bunu biliyor musunuz? Sonuç ne oldu görüyor musunuz?! dedim.” [¹]

2. paragraf, [¹] numaralı dipnot

Burada Hilafet hayalinin boş bir görüş olduğu kötü sonuçlar getirdiği vurgulanmış.

3. paragraf;
“Halifeye, dünyaya meydan okutmak ve onu bütün Müslümanların işlerini elinde tutmak düşüncesinde olanlar, bu görevi yalnız Anadolu halkından değil, onun sekiz on katı insandan meydana gelen büyük Müslüman topluluklarıdan istemelidirler! Yeni Türkiye’nin ve Yeni Türkiye halkının artık kendi varlığından ve mutluluğundan başka düşünecek bir şeyi yoktur; başkalarına verilecek en küçük bir şey kalmamıştır! dedim.” [¹]

3. paragraf, [¹] numaralı dipnot

Burada anlatılan şudur;
Yeni kurulmuş olan Türk devleti ve halkı kendi yaşamından, mutluluğundan ve çabasından başka bir şey düşünmemelidir.

4. paragraf;
“Başka bir noktayı da halkın gözünde iyice canlandırabilmek için şunları söyledim: Tutalım ki, Türkiye bir zaman içim söz konusu görevi kabul etsin. Bütün Müslümanları bir noktada birleştirerek yönetmek ülküsünde yürüsün ve başarı da sağlasın! Pek güzel ama, uyruğumuz ve yönetimimiz altına almak istediğimiz uluslar, derlerse ki: ‘Bize büyük hizmetler ve yardımlar yaptınız, sağ olunuz ama biz bağımsız kalmak istiyoruz, bağımsızlığımıza ve egemenliğimize kimsenin karışmasını uygun görmeyiz, biz kendi kendimizi yönetebiliriz.’ derlerse! Öyleyse, Türkiye halkının bütün çalışmaları ve özverileri yalnız ‘sağ olunuz!’ denilmesi ve dua almak için mi göze alınacaktır?” [¹]

4. paragraf, [¹] numaralı dipnot

Eğer Hilafet görevi kabul edilirse, bazı Müslüman devletler kendi bağımsızlıkları ve egemenlikleri için bu hayali devletten kopacaklardır.
Nitekim, Osmanlı İmparatorluğu da böyle olmadı mı?

5. paragraf;
“Görülüyor ki, boş bir istek için, bir kuruntu ve bir düş için Türkiye halkını yok etmek istiyorlardı.
Halifeliğe ve halifeye görev ve yetki vermek düşüncenin niteliği bundan başka bir şey değildi.” [¹]

5. paragraf, [¹] numaralı dipnot

Atatürk burada, bu görevlerin yüce Türk milletini bölmek ve parçalamak olduğunu kesin olarak vurguluyor.

6. paragraf;
“Baylar, halka sordum: Bir Müslüman devleti olan İran, ya da Afganistan, halifenin herhangi bir yetkisini tanır mı, tanıyabilir mi? Haklı olarak tanıyamaz. Çünkü (böyle bir şey) devletinin bağımsızlığını, ulusun egemenliğini ortadan kaldırır.” [²]

6. paragraf, [²] numaralı dipnot

(Hilafetin, diğer Müslüman devletler tarafından kabul edilmeyeceğine dair)

7. paragraf;
“Ulusa şunu öğütledim ki: Kendimizi dünyanın egemeni sanmak aymazlığı artık sürüp gitmemelidir. Dünyadaki gerçek yerimizi, dünyanın durumunu tanımamak aymazlığı ile aymazlara uymakla ulusumuzu sürüklediğimiz yıkımlar yetişir! Bile bile bu acıklı durumu sürdüremeyiz!” [²]

7. paragraf, [²] numaralı dipnot

Dünyadaki durumlar yön vericidir. Bununla birlikte ulus, hiçbir şeyin farkında olmayıp kendisini dünyanın egemeni sanmak ile aymazlık eder.

8. paragraf;
“Baylar, İngiliz tarihçilerinden Vels (Wells) iki yıl önce bir tarih kitabı yayımladı. Bu kitabın son sayfalarında, “Dünya Tarihinin Gelecek Evresi” başlığı altında birtakım düşünceler vardır.
Bu görüşlerin ereği ‘birleşik bir dünya devleti’ (Un gouvernement fédéral mondial) kurmak sorunudur.
Vels, bu bölümde, birleşik bir dünya devletinin nasıl kurulabileceği ve böyle bir devletin önemli ayırıcı niteliklerinin neler olacağı üzerindeki düşüncelerini ortaya atıyor; adaletin ve tek bir yasanın buyruğu altında dünyamızın alacağı durumu canlandırmaya çalışıyor.” [²]

8. paragraf, [²] numaralı dipnot

Buradan itibaren Atatürk, İngiliz tarihçisi Wells’i ve görüşlerini aktarmaya başlıyor.
“Un gouvernement fédéral mondial” başlığı altında Wells, birleşik bir dünya devleti hayali hakkında başlıca görüşlerini anlatıyor ve dünya devletlerinin gelecekteki tasarı teorisinden söz ediyor.

Peki Atatürk, Wells’in bu görüşlerini nasıl anlatıyor ve nasıl değerlendiriyordu?
9. paragraf;
“Vels: ‘Bütün egemenlikler tek bir egemenlik içinde eritilmezse, ulusların üstüne tek bir erk yaratılmazsa dünya yok olacaktır.’ diyor ve şu düşünceleri ileri sürüyor: ‘Gerçek devlet, çağımız ileri yaşama koşullarının zorunlu kıldığı birleşik dünya devletinden başka bir şey olamaz.
Kuşku yoktur ki, insanlar kendi yarattıkları şeylerin altında istemezlerse ergeç birleşmek zorunda kalacaklardır.’ diyor. Ayrıca: ‘İnsanlığın dayanışması ile ilgili büyük düşün sonunda gerçekleşebilmesi için ne yapmak ve neyin önüne geçmek gerekeceğinin doğru olarak bilinmediğini; saldırgan bir dış siyasa geleneği olan devletleri, bir dünya birleşik devletinin güçlüklerle temsil edebileceğini’ ileri sürüyor. Vels’in şu düşüncelerini de burada anmak isterim: ‘Avrupa ve Asya’nın uğradıkları yıkımlar, ve ortak gereksemeleri belki dünyanın bu iki parçasındaki ulusların bir kerteye dek birleşmesine yarayacaktır. Olabilir ki, dünya ölçüsünde bir birleşmeye gidilmeden önce, bir sıra bölgesel birleşmeler yapılır.’ ” [²]

9. paragraf, [²] numaralı dipnot

Bu paragrafta Wells kısaca dünya devletlerinin geleceğini yalnızca birleşmekten ibaret olması gerektiğini söylüyor. Düşüncesini de devletlerin karşılıklı ihtiyaçlarından bahsederek ve örnekleyerek güçlendirmeye çalışıyor. Şimdiden bir yanlış anlaşılma olmasın; Atatürk burada yalnızca Wells’in görüşlerini ve argümanlarını aktarıyor! Bu fikirleri nasıl değerlendirdiğine birazdan geleceğiz…

Aslında şimdi asıl yere geldik, çarpıtılan o yere…
10. paragraf;
“Baylar, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşünüşte olgunlaşması, Hıristiyanlıktan, Müslümanlıktan, Budizm’den vazgeçerek yalınlaştırılmış ve herkes için anlaşılcak bir duruma getirilmiş katkısız ve lekesiz bir dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye değin, kavgalar, pislikler, kaba istek ve iştahlar arasında bir aşağılık yerde yaşadıklarını kabul ederek, bütün gövdeleri ve usları ağılayan yangı tohumlarını yenmeye karar vermesi gibi koşulların gerçekleşmesini gerektiren ‘Birleşik Dünya Devleti’ kurma hayalinin tatlı olduğunu yadsıyacak değiliz.” [³]

10. paragraf, [³] numaralı dipnot

Bu paragrafta Atatürk, genel olarak birleşik bir dünya devleti kurmanın bazı koşullarından bahsediyor. Bunlardan bir tanesi de Atatürk’ün aktardığı gibi, ‘dinlerden vazgeçerek birleşik ve herkes için anlaşılacak lekesiz bir dinin’ kurulmasıdır.
Önemli olan şudur ki, Atatürk bu örnekleri aktarırken, birçok Atatürk düşmanının anlattığı gibi savunmuyor, yalnızca birleşik dünya devleti fikrinin bazı koşullarını açıklıyor! Bu önemli bir detay! Birazdan birleşik dünya devleti fikrini savunup savunmadığına ve Müslümanlığı ortadan kaldırıp, yerine yeni bir getirmek isteyip istemediğine değineceğiz…

11. paragraf ile analizimizi sonlandıralım;
“Bu betimleme ve düşlemeye bir bakıma benzer bir düş hilafetçileri ve İslam birliği yandaşlarını -Türkiye’ye musallat olmamak koşulu ile- sevindirmek için bizde de betimlenmişti.
Betimleme şu idi: Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da ve dünyada yaşayan Müslüman toplulukları, gelecekte herhangi bir gün, kendi irade ve isteklerini kullanıp uygulayacak güç ve özgürlük kazanırlarsa ve o zaman gerekli ve yararlı görürlerse, çağın koşullarına uygun nitelikte birtakım uzlaşma ve birleşme ilkeleri bulabilirler. Elbette her devletin, her topluluğun biribirinden alacağı ve sağlayacağı şeyler bulunacaktır. Karşılıklı çıkarları olacaktır.
Tasarlanan bu bağımsız Müslüman devletlerin yetkili delegeleri bir araya gelip bir kongre yapacaklar; böylece falan, falan, falan Müslüman devletler arasında şu, ya da bu ilişkiler kurulacaktır. Bu ortak ilişkileri korumak ve bu ilişkilerin gerektirdiği koşullar içinde birlikte iş görmeyi sağlamak için, bütün Müslüman devletlerin delegelerinden bir meclis kurulacaktır. ‘Bu meclisin başkanı, birleşmiş Müslüman devletleri temsil edecektir’ derlerse, işte o zaman isterlerse, o Birleşik Müslüman Devletine ‘Halifelik’, ortak Meclisin başkanlık makamına seçilecek kişiye de ‘Halife’ sanı verilir. Yoksa herhangi bir Müslüman devletin bir kişiye bütün Müslümanlık dünyası işlerini yönetip yürütme yetkisini vermesi, us ve mantığın hiçbir zaman kabul edemeyeceği bir şeydir.” [⁴]

11. paragraf, [⁴] numaralı dipnot

Hilafet görüşüne bakılırsa, tüm Müslümanlar tek bir devlet altına olucaklar. Atatürk, “Bu betimleme ve düşlemeye bir bakıma benzer bir düş hilafetçileri ve İslam birliği yandaşlarını -Türkiye’ye musallat olmamak koşulu ile- sevindirmek için bizde de betimlenmişti. diyor. Yani Hilafet hayalinin peşinden gidenler, “Birleşik Dünya Devleti” fikrinin bir kısmını benimsemiş ve savunmuş olmuyorlar mı?!

Şimdi gelelim asıl meseleye;
Atatürk, “Birleşik Dünya Devleti” fikrini savundu mu, Müslümanlığı ortadan kaldırıp, yerine yeni bir din getirmek istedi mi?

9. ve 10. paragrafta da açıkladığım gibi, Atatürk, sadece ve sadece Herbert George Wells’in “Birleşik Dünya Devleti” hakkındaki görüşlerini, argümanlarını ve tezlerini aktarıyor!
10. paragrafın sonunda, ” ‘Birleşik Dünya Devleti’ kurma hayalinin TATLI OLDUĞUNU YADSIYACAK DEĞİLİZ.” diyor. Yani kısaca, Wells’e ait olan birleşik dünya devleti görüşlerini tatlı bir hayal olarak gördüğünü inkar etmiyor! Bu da demektir ki, Atatürk, -çarpıtıldığı gibi- Birleşik bir Dünya Devleti fikrini savunmamıştır!

10. paragrafımıza geri dönelim ve Müslümanlığı ortadan kaldırmak isteyip, istemediğine değinelim;
O paragrafın hiçbir yerinde “Müslümanlığı kaldıralım” gibi bir söylentide bulunmuyor!
Aksine, TATLI BİR HAYAL OLARAK GÖRDÜĞÜ “Birleşik Dünya Devleti” fikrinin gerçekleşmesi için gereken şeyleri yalnızca aktarıyor! Paragrafın başında, “Müslümanlığın kaldırılması ve yerine yeni bir dinin getirilmesi”, sonunda TATLI BİR HAYAL OLARAK GÖRDÜĞÜ “Birleşik Dünya Devleti” fikrinin bir tezidir!

9. ve 10. paragrafın analizine dair

EK ANALİZ;

Prof. Dr. Şerafettin Turan, “Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşürler, Kitaplar” isimli kitabında Atatürk’ün bu konu hakkındaki fikirlerini yazarken şöyle notlar düşüyor;

1.) “Atatürk, dünyanın sürekli bir barışa kavuşabilmesi için “tek bir yasa’ya ve tek bir adalete” dayalı Birleşik bir Dünya Devleti kurulması gerektiği yolundaki öneriyi ‘tatlı bir düş’ olarak nitelendirmiştir. Bu da tam anlamiyle gerçekçi olan Mustafa Kemal’in ideallerinde bile düşe yer vermek istemeyişinin doğal bir sonucudur.” [⁵]

2.) “Böyle olmakla birlikte Atatürk, Wells’in düşlediği Birleşik Dünya Devleti ile İslâm Birliği ve Halifeliğin güçlendirilmesi önerileri arasında bir koşutluk, bir benzerlik kurma yoluna gitmiştir.” [⁵]

3.) “Atatürk, kurumsal olarak insanlığa ve dünya barışına büyük yararlar sağlayacağı düşünülen böyle bir Birleşik Dünya Devleti’nin ve bir ‘dünya dini’nin gerçekleşmesini olanak dışı gördüğü için Wells’in tasarımını ‘tatlı bir düş’ olarak nitelemekten kendini alamamıştır.” [⁶]

[⁵] ve [⁶] numaralı dipnota dair belirtilen kitap

Sonuç olarak ortaya şunlar çıkıyor;
– Atatürk, Hilafet isteğini ve teklifini bir hayalden ibaret görüyor ve mantık dışı buluyor! [¹] [²] [⁴]

– Atatürk, Herbert George Wells’in savunduğu “Birleşik Dünya Devleti” fikrini savunmuyor ve en az Hilafet kadar hayali buluyor! [²] [³] [⁵] [⁶]

– Atatürk, Müslümanlığı, Hıristiyanlığı ve Budizmi ortadan kaldırmak istemiyor! Paragrafların hiçbirinde dinleri ortadan kaldırıp, yerine yeni bir din getirmek istediği yazmıyor! [³]

————————————————————————–

Kaynaklar;

[¹] Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1. cilt, 1919-1920, s. 447

[²] Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1. cilt, 1919-1920, s. 449

[³] Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1. cilt, 1919-1920, s. 449-451

[⁴] Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1. cilt, 1919-1920, 10. baskı, Ankara, 2019, s. 451

Tam metin için ayrıca bkz;
• https://www.atam.gov.tr/nutuk/hilafet-konusunda-halkin-suphe-ve-endisesini-gidermek-icin-yaptigim-aciklamalar

http://www.kho.edu.tr/hakkinda/harbiyeli_ataturk/nutuk/15/25.html

[⁵] Prof. Dr. Şerafettin Turan, Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 6. baskı, Ankara, 2016,
s. 46

[⁶] Prof. Dr. Şerafettin Turan, Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 6. baskı, Ankara, 2016,
s. 48