Fâtih hüküm formunda olarak çıkardığı birçok kanûndan baş­ka iki kanunnâme ilan etmiştir. Bunlar, İslâm hukuk kuramı kar­şısında şekil ve nitelik bakımından şüphesiz mühim bir yenilik teşkil ederler:

Fâtih hüküm formunda olarak çıkardığı birçok kanûndan baş­ka iki kanunnâme ilan etmiştir. Bunlar, İslâm hukuk kuramı kar­şısında şekil ve nitelik bakımından şüphesiz mühim bir yenilik teşkil ederler: Şerîat karşısında sırf devlet menfaati için hükümdarın kendi iradesiyle ayrı kanûnnâmeler çıkarması İslâmî esaslara değil, Ancak Türk-Mogol ananesine bağlanabilir. Fâtih’ten önce Müslüman hükümdarlardan Sel­çuklu Melikşah’ın,[1] lhanlıların[2] kanûnnâmeler hazırladıkları
kaynaklarda işaret edilmiştir.

Fâtih’in biri devlet teşkilatına, diğeri idare, maliye ve ceza sahalarına ait çıkarmış olduğu iki kanunnâme,[3] kısım ve bölümlere ayrılmış ve mümkün mertebe sistemleştirilmiş resmî kanûn derlemeleridir. Bu tür Osmanlı kanûnnâmelerinin gayriresmi derlemeler olduğu, resmî muamelata ve kadı hükümlerine esas teşkil eden genel code niteliğinde olmadığı düşünülmektedir. [4] Bunlar, “Padişahyahut idare adamlarına imparatorluk teşkilat ve müesseseleri hakkında umumi bir fikir vermek üzere” meydana getirilmiş taslaklardır. Kanaatimizce bu kanûnnâmelerden bir kısmı gerçekten böyle olmakla beraber Fâtih Kanûnnâmesi, Süleyman Kanûnnâmesi

gibi bir kısım kanûnnâmeler resmî nitelik taşır. Bu fikrimizi desteklemek için burada kısaca şu noktaları kaydedebiliriz:

TopkapıSarayı’ndaki bir kanûnnâmede [5] Anadolu beylerbeyinin elindeki kanûnnâmeyi İstanbul’a nişancıya gönderdiği ve onun divândaki  yeni kanûnnâme (herhalde sancak kanûnu değil) ile bunu karşılaş­ tırıp farkları kenarına işaret ettikten sonra paşaya iade ettiği yazılmış ve şu ibare ilave edilmiştir: “Paşa hazretleri dahi anınla cümle  memalik hususatm bu kanun-i şerif muktezasınca amel ede.” Bugün bize kadar gelen birçok kanûnnâmenin üzerinde “Yeni ve muteber kanûnnâme” ibaresi de gösterir ki belli bir zamana ait geçerli  kanûn derlemeleri vardı. Nihayet 1609 tarihli I. Ahmed adaletnâmesinde,[6] Kanunî Süleyman’ın kanûnnâme yapıp, her şehirde kadılar mahkemesinde uygulanmak üzere ilan ettiği açıkça bildirilir. [7]

 

KAYNAKLAR:

[1] Fuad Köprülü,”İslam Amme Hukukundan Ayrı Bir Türk Amme Hukuku Yok Mudur?”, İkinci Türk Tarih Kongresi, İstanbul, 1937, s. 410

[2] B. Spuler, İran Moğolları: Siyaset, İdare ve Kültür, İlhanlılar Devri, 1220-1350, Ankara, 1957, s. 409 – 411 Aktaran: Halil İnalcık, Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet, İstanbul, 2019, s. 66

[3] İnalcık, age. , s. 66

[4] age., s. 66

[5] Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanenisi, Revan Köşkü Kitapları, No: 1926

[6] M. Çağatay Uluçay, XVII. Asırda Saruhan’da Eşkiyalık ve Halk Hareketleri, İstanbul, 1944, s. 164

[7] İnalcık, age., s. 67