Değerli dostlar, Osmanlıca ’nın yani Osmanlı Türkçesi’nin tam anlaşılamadığını, farklı bir dil zannedildiğini görmekteyim.

Değerli dostlar, Osmanlıca ’nın yani Osmanlı Türkçesi’nin tam anlaşılamadığını, farklı bir dil zannedildiğini görmekteyim.

Farklı kesimlerden insanlar, hatta birçok gazeteci dahi bu konuda maalesef yanlış bilgi sahibi olduğu için harf inkılabı ve dönemle ilgili yanlış çıkarımlarda bulunmaktadır.

Bu yüzden çok basit şekilde, Osmanlıca bilmeyenlerin de(gayet tabi herkesi bilmek zorunda değil) anlayabileceği bir şekilde örnek vererek anlatmak istedim.

Öncelikle belirtmem gereken şu, “Osmanlıca” farklı bir dil değildir.

Sadece içerisinde Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar olan(ki bu sadece devlet erkânıyla edebi alanda kullanılmaktaydı) Arap alfabesiyle yazılan “Türkçe”dir.

Özellikle halk arasında olmak üzere büyük çoğunluk tarafından bugünkü bildiğimiz, konuştuğumuz dil konuşulmaktaydı.

Yazı ise yine Türkçe olmakla beraber alfabe Arap alfabesiydi. Sadece farklı bazı harfler Türkçe kelimeleri karşılaması bakımından eklenerek üzerine bir de karışıklığı önlemek adına bazı kurallar getirildi.(Aynen latin alfabesinde olmayan ç, ş, ö vb. gibi harflerin getirilmesi şeklinde)

Örnek olarak birkaç kelime vermek istiyorum.

“Ant” kelimesi latif alfabesiyle bu şekilde yazılmaktadır. Arap alfabesiyle ise آند şeklinde yazılmaktadır. (Bu arada Arap alfabesi kullanıldığı için kelime sağdan okunmaya başlamaktadır.)

Buradaki harfleri ayırırsak,

başta üzerinde işaret bulunan “Elif” harfi (آ) yani “E” sesi veren harf, üzerindeki işaretten dolayı “A” sesine dönüşüyor.

İkinci olarak “Nun” harfi (ن) yani “Ne” sesi veren harf bulunmakta.

Üçüncü olarak “Dal” harfi (د) yani “De, Da” sesi veren harf bulunmakta.

Şimdi işin kritik kısmı burada başlıyor.

Normalde bunları birleştirdiğimizde “Aneda”, “Anada”, “Anade” şeklinde okunuyor gibi görünmekte. Ancak burada birazcık Osmanlıca kurallarını bilen ve/veya Osmanlıca okumaya aşina olan kişi, buradaki harflerin birleştirilerek okunması gerektiğini doğrudan çıkarabilmektedir.

Yani Arapça alfabeden alınmış ve özel kural oluşturulmuş olan bu üç harfin (آند) birleşiminden “And” kelimesi çıkmaktadır.

Kısacası günümüzde de kullanılan ant kelimesi Osmanlıca dediğimiz Türkçe’nin Arap alfabesiyle yazılışında bu şekilde kullanılmaktadır.

İkinci örnek kelime olarak “esenlik” kelimesine bakalım.

Esenlik kelimesi Osmanlıca’da اسنلک şeklinde yazılmaktadır.(Yine sağdan okumalıyız)

Buradaki Arap harflerine baktığımızda

başta “E” sesi veren “Elif” harfi (ا)

İkinci olarak “Se” sesi veren “Sin” harfi (س)

Üçüncü olarak “Ne” sesi veren “Nun” harfi (ن)

Dördüncü olarak “Le, La” sesi veren “Lam” harfi (ل)

Son olarak “Ke” sesi veren “Kef” harfi (ک) bulunmaktadır.

Yine Osmanlıca özel durumları, kuralları bilmemiz ve birleştirmemiz halinde buradaki kelimenin “Esenlik” (اسنلک) olduğunu çıkarabiliriz.

“E(ا), SE(س), N(ن), Lİ(ل), K(ک)”

Sonuç olarak 8 senedir Osmanlıca öğrenip Osmanlıca’nın çeşitli yazı türlerini okuyan, Osmanlı arşivlerinden yüzlerce belge çeviren biri olarak(Osmanlıca’nın ara türlerle beraber 15-16 yazı türü vardır ve her biri ayrı kurallar bilgisi gerektirir) şunları rahatlıkla söyleyebilirim.

  • Osmanlıca farklı bir dil değildir. Arap alfabesiyle yazılmış Türkçedir.
  • Bu yazı türünün ya da Arapça’nın herhangi bir kutsallığı bulunmamaktadır(Ki Arapça okuma yapan biri olarak söylüyorum.)
  • Ehil birisi tarafından eğitim görmeniz halinde 1 günde sözlük yardımıyla da olsa Osmanlıca basit, giriş seviyesindeki matbaa basımı metinlerde bulunan kelimeleri okuyabilirsiniz. Ancak bu seviyeden bir adım ileriye gitmeniz için çok okuma yapmak, çok kural ve özel durum öğrenmek zorundasınız.(Öyle Osmanlıca öğrendim hadi mezar taşı okuyayım ya da arşiv belgesi okuyayım, el yazması okuyayım, kadı defterleri okuyayım diyemezsiniz. Her biri ayrı yazı türüdür ve ayrı kuralları vardır. Taşla birbirinize bakar durursunuz.)
  • Osmanlıca okumayı gerçekten iyi düzeyde bilen ve konuya duygusal olarak değil mantıklı olarak bakan herkes harf inkılabını destekler.
  • “Harf inkılabı yapıldı biz bir gecede cahil kaldık”, “Harf inkılabı yapıldı 100 yıl önceki yazıları okuyamıyoruz” gibi serzenişlerde bulunanlar için söylüyorum, bu kadar istiyorsanız okumayı, öğrenin. Bu kadar değer verip isteyen insan öğrenebilir.
  • Dolayısıyla harf inkılabı dili değiştirmedi. Zaten bizim olmayan bir alfabeyi, yine bizim olmayan fakat yaygın şekilde kullanılan bir başka alfabeyle değiştirdi.
  • Harf inkılabına karşı olmak, Arap alfabesine de karşı olmayı gerektirir. Zira Arap alfabesi de bizim değildir.
  • Hala “Harf inkılabı olmasaydı Kur’an-ı Kerim’i rahatlıkla okuyup anlayabilirdik” diyenlere sesleniyorum. Osmanlıcayı iyi derecede bilseniz dahi Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlayamazsınız. Kur’an-ı Kerim’i Arapçasından okuyup anlayabilmeniz için bile iyi derecede Arapça bilmelisiniz.
Osmanlıca
Osmanlıca bir arşiv vesikası