“Atatürk Çanakkale Savaşı’nda hiç bulunmadı.”, “Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’nda hiç bir önemli etkisi yoktur.” vs. Kalemini satmış kişiler tarafından sıkça dile getiriliyor. Peki gerçek ne?

“Atatürk Çanakkale Savaşı’nda hiç bulunmadı.”, “Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’nda hiç bir önemli etkisi yoktur.” vs. Kalemini satmış kişiler tarafından sıkça dile getiriliyor. Peki gerçek ne?

Atatürk, Çanakkale Savaşı’ndaki başarılarından dolayı nişanlarla ve madalyalarla ödüllendirilmiştir. Dahası, savaşı yönettiği ve büyük zaferler kazandığı yerlere onun adı verilmiştir.

Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği büyük başarılardan dolayı Atatürk’e verilen nişanlar ve madalyalar şunlardır:

  • 23 Mart 1915’te, Bulgaristan Sen Aleksandır Nişanı’nın Komandör Rütbesi.
  • 30 Nisan 1915’te, Gümüş İmtiyaz Madalyası.
  • 17 Mayıs 1915’te Muharebe Altin Liyakat Madalyası.
  • 23 Mayıs 1915’te Alman İmparatoru Demir Hac Nişanı.
  • 15 Temmuz 1915’te “Takfon” Harp Madalyası.
  • 1 Eylül 1915’te Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası.
  • 28 Aralık 1915’te Alman Demir Salip Nişanı.
  • 17 Ocak 1916’da Muharebe Altin Liyakat Madalyası.
  • 1 Şubat 1916’da İkinci Rütbeden Osmanî Nişanı.
  • 27 Temmuz 1916’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Üçüncü Rütbeden Muharebe Liyakat Madalyası.
  • 23 Eylül 1917’de Altın İmtiyaz Madalyası. [1] 

Atatürk, 22 Mayıs 1915’te Çanakkale Cesarettepesi’nden Fuat (Bulca), Salih (Bozok) ve İbrahim Beylere yazdığı mektupta, Çanakkale’deki başarılarından, aldığı madalyalardan ve nişanlardan gururla söz etmiştir:

“Telgrafınızı aldım. Duygu ve tebriklerinize teşekkür ederim. Buralarda bugüne kadar komuta ettiğim kuvvetlerle yaptığım görevlere karşı Kolordu, Ordu ve Başkomutanlık tarafından gösterilen yüksek takdir cidden beni mahcup etmiştir. Savaş yönettiğim yere ‘Kemalyeri’, tümenimin düşmandan geri aldığı ve bu dakikada bulunduğum yere ‘Cesarettepesi’ isimlerini verdikleri gibi, gümüş savaş madalyasından sonra aldığım liyakat savaş madalyası da verdiler. Terfiim de konu oldu. Tabi ben, terfi için çalışmadığımdan ‘sıram geldiği zaman’ cevabını verdim.” [2] 

KAYNAKLAR:

[1]Sinan Meydan, Cumhuriyet Tarihi Yalanları 2.kitap, İstanbul 2019,s. 86

[2] “Atatürk’ün 40 Yıl Yanından Ayrılmadığı Salih Bozok’un Hatıraları”, Milliyet Gazetesi, 05.11.1979-07.12.1979; Sadi Borak, Öyküleriyle Atatürk’ün Özel Mektupları, 1980, s. 36,37; Meydan, age., s. 87